FT Turkey
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

FT Turkey

Türkiye'nin İlk ve Tek Fantasy Tennis Forum Sitesi
 
AnasayfaAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Sinema Haberleri (TÜM SİNEMA&MAGAZİN&TİYATRO&FİLM HABERLERİ BURAYA!)

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Misafir
Misafir




Sinema Haberleri (TÜM SİNEMA&MAGAZİN&TİYATRO&FİLM HABERLERİ BURAYA!) Empty
MesajKonu: Sinema Haberleri (TÜM SİNEMA&MAGAZİN&TİYATRO&FİLM HABERLERİ BURAYA!)   Sinema Haberleri (TÜM SİNEMA&MAGAZİN&TİYATRO&FİLM HABERLERİ BURAYA!) I_icon_minitimeCuma Ağus. 29, 2008 3:38 am

YÖNETMEN YUSUF ŞAHİN HAYATINI KAYBETTİ
Hayatı boyunca sansürle ve yasaklarla uğraşan, hapis yatan, ‘Merkez Gar/ Kahire İstasyonu’, ‘Selahadin’, ‘İskenderiye Neden?’ ve ‘Kader’ gibi filmlerin ünlü yönetmeni Yusuf Şahin hayatını kaybetti.

16 Haziran’da geçirdiği beyin kanaması sonucunda hastaneye kaldırılan Mısırlı yöntmen Yusuf Şahin, 82 yaşında hayatını kaybetti. Şahin’in ölümü büyük üzüntü yarattı.


1926 yılında Mısır’ın İskenderiye şehrinde dünyaya gelen Şahin, 24 yaşında ilk uzun metrajlı filmi ‘Baba Amin’i çekti. 1958 yılında ‘Merkez Gar/ Kahire İstasyonu’ ile ilk büyük filmine imza atan Şahin, bundan sonra dönemin siyasi ortamını yansıtan filmler yaptı. Selahaddin Eyyübi’nin hikayesini anlattığı ‘Selahadin’ ile adını tüm dünyaya duyurdu. Film Amerika’dan Suriye’ye kadar birçok ülkede sansürlendi.

40’dan fazla uzun metrajlı filmi bulunan Şahin 1978 yapımı ‘İskenderiye Neden?’ filmiyle Berlin Film Festivali’nde Büyük Jüri Ödülü ve Altın Ayı Ödülünü kazandı. 1997 yılında da ‘Kader’ filmiyle Cannes Film Festivalinde ödül aldı. 2004 yılında çektiği 4 bölümlük otobiyografik dizi “Niçin İskenderiye”nin sonuncusu ‘İskenderiye, New York’ filmi ABD’de yasaklandı. Diğer bilinen filmleri arasında ‘Toprak’ (1969), ‘Elveda Bonaparte’ (1985) ve dünyanın her yanından 10 ünlü yönetmenle birlikte çektiği 11 Eylül saldırıları ile ilgili “11’09’01” (2002) filmi bulunuyor.

SANSÜRLE VE YASAKLARLA MÜCADELE ETTİ
1984 yılında cezaevinde yatan Şahin, tüm sinema kariyeri boyunca sansürle ve yasaklarla mücadele etti. Yaşamı ve filmleriyle oportinizmi, adaletsizliği, dini fanatizmi ve siyasi baskıları eleştiren Mısırlı yönetmen birçok kesimin özellikle radikal islamcıların saldırılarına maruz kaldı. Yusuf peygamberin İncil’deki öyküsünden esinlenerek 1994’de yaptığı Göçmen filmi Mısır’da yasaklanmıştı.

Ünlü Mısırlı oyuncu Ömer Şerif’i de 1954’de yaptığı “Yakıcı Güneş” filminde rol vererek Yusuf Şahin keşfetmişti.

Mısır sineması denince akla ilk gelen isim olan Şahin, hastalığı nedeniyle bu yıl başında vizyona giren son filmi Kaos’u bitirememiş, filmi arkadaşı Halid Yusuf tamamlamak zorunda kalmıştı.

“SADECE SİNEMA İÇİN YAŞADI”
Film eleştirmeni Tarık el Şenavi, Şahin’in Mısırlı yönetmenlerin birkaç kuşağı için standartları belirlediğini belirterek, “Usta oydu. Onunla çalışanların adına bakarsanız, Mısır sinemasının devlerinin Yusuf Şahin akademisi mezunları olduğunu görürsünüz. 60 yıldır Mısır sinemasındaki en büyük isim oydu ve son nefesine kadar sinema soludu. Yusuf Şahin sadece sinema için yaşadı.” diye konuştu.

Eleştirmen Ahmed Yusuf ise “Mısır sineması Yusuf Şahin olmadan özel anlamının ve küresel sinemaya katkılarının büyük bölümünü yitirecek. O, Mısır sinemasının kendisini aradığı bağlamın bir parçasıydı” derken, film yönetmeni bayan Esma el Bekri, “Mısır sinemasını yurt dışına açarak, sinemada çok büyük bir rol oynadı” dedi.

Bayan Bekri, Şahin’in son yıllarda Mısır muhalefetine verdiği desteğe atıfta bulunarak, “Biz onun öğrencileriyiz. Onu sevdik, çünkü çoğu zaman onun tutumunu benimserdik” diye konuştu.

Ünlü yönetmen Şahin son yıllarda muhalefet hareketi “Kifaya”yı (Yeter) destekleyen konuşmalar yapmıştı.

SARKOZY: SİNEMA BÜYÜK BİR HİZMETKARINI KAYBETTİ
Fransızca konuşan Şahin’in filmleri Fransa’da da belirli bir izleyici kitlesine sahipti. Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, Yusuf Şahin’in ölümü üzerine, “Sinema en ünlü hizmetkarlarından birini kaybetti. Kendi Mısır’ına çok bağlı, ama dış dünyaya da açık olan Yusuf Şahin çalışmaları ile bütün yaşamı boyunca, sansür, fanatizm ve fundamentalizmi kınamak istedi” dedi.

Şahin ve Fransız eşi Colette’in çocukları yoktu. Hayatı boyunca adaleti, eşitliği , hoşgörüyü ve özgürlüğü savunan Şahin’in cenaze töreni bugün Kahire’deki Rum Ortodoks katedralinde yapılacak ve naaşı İskenderiye’deki aile mezarlığına gömülecek.


En son DiSHi_SheiTaN tarafından Cuma Ağus. 29, 2008 6:33 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Sinema Haberleri (TÜM SİNEMA&MAGAZİN&TİYATRO&FİLM HABERLERİ BURAYA!) Empty
MesajKonu: Geri: Sinema Haberleri (TÜM SİNEMA&MAGAZİN&TİYATRO&FİLM HABERLERİ BURAYA!)   Sinema Haberleri (TÜM SİNEMA&MAGAZİN&TİYATRO&FİLM HABERLERİ BURAYA!) I_icon_minitimeCuma Ağus. 29, 2008 3:40 am

bilgilerin için teşekkürler cnm bende duraya sinema haberi ekleyebilirmiyim ??
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Sinema Haberleri (TÜM SİNEMA&MAGAZİN&TİYATRO&FİLM HABERLERİ BURAYA!) Empty
MesajKonu: Geri: Sinema Haberleri (TÜM SİNEMA&MAGAZİN&TİYATRO&FİLM HABERLERİ BURAYA!)   Sinema Haberleri (TÜM SİNEMA&MAGAZİN&TİYATRO&FİLM HABERLERİ BURAYA!) I_icon_minitimeCuma Ağus. 29, 2008 3:39 am

Antalya Film Konseyi çalışmalarını hızlandırıyor

Yılda ortalama 300 güneşli günün yaşandığı, doğal açık hava platosu Antalya'yı öncelikle yurtdışındaki Yapımcı ve Yönetmenlere tanıtmak, sinema sektöründeki plato arayanları kentimize çekmek ve Antalya turizmine de dolaylı olarak destek vermek amacıyla kurulacak olan Antalya Film Konseyi çalışmalarını hızlandırıyor..


Onxfilm’in kurucularından Tamer Utku, yıllardır üzerinde çalışıtıkları Film Konseyi projesiyle ilgili yaptığı yazılı açıklamada, bugüne kadar Antalya için çok sayıda yararlı projede imzası bulunan Antalya AKP Milletvekili sayın Sadık Badak’ın konuyla yakından ilgilendiğini ve yasanın gündemlerinde olduğunu ve kentimiz için çok yararlı olacak olan bu projenin destekleneceğini söyledi. Oluşturulacak Konsey öncelikli olarak yurtdışından gelecek olan Yapımcılara; kamu kurum ve kuruluşlardan gerekli izin belgelerinin alınması, mekan belirleme, fotoğraf çekimi, kostüm ve tasarım için malzeme temini ve imalat inşaat yapımı, teknik malzeme ve materyal gibi faaliyetlerde sinema sektörüne hizmet etmek için çalışacak.

Diğer yandan Antalya Tanıtım Vakfı (ATAV) Başkanı Sayın Nizamettin Şen’in öngörüde bulunarak bu konuda çoğu kez görüş belirttiğini de belirten Utku; projenin bugüne dek her şey dahil sisteminden bunalan Antalya kent esnafına çok büyük yarar sağlayacağını ve kış turizminin hareketlenmesine de vesile olacağını belirtti.



Bugüne dek birçok fırsatın kaçırıldığını belirten Utku, oluşturulacak teşvik yasası ile yüksek bütçeli Hollywood yapımlarının Antalya ve çevresinde çekilebileceğine dikkat çekti.

Türk Film Konseyi’ ni Amerika’da kuran Hollywood film afişlerinin tasarımcısı Emrah Yücel ile aynı paralellikte çalışmaların sürdürüldüğünü belirten Utku, uluslararası bir değere dönüşen Altın Portakal Film Festivali ve Aspendos Opera Bale Festivali gibi organizasyonların da sahibi olan Antalya’nın bu fırsatları çok iyi değerlendirerek yakın bir tarihte doğal bir açık hava platosuna dönüşeceğini ve bunun hayal olmadığını sözlerine ekledi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Sinema Haberleri (TÜM SİNEMA&MAGAZİN&TİYATRO&FİLM HABERLERİ BURAYA!) Empty
MesajKonu: Geri: Sinema Haberleri (TÜM SİNEMA&MAGAZİN&TİYATRO&FİLM HABERLERİ BURAYA!)   Sinema Haberleri (TÜM SİNEMA&MAGAZİN&TİYATRO&FİLM HABERLERİ BURAYA!) I_icon_minitimeCuma Ağus. 29, 2008 3:40 am

Yalnız Kapler yapım notları

Yalnız Kalpler ( Lonely Hearts) filmi 35 Milim Yapım ve Dağıtım ile Sinetel tarafından 18 Temmuz'da vizyona sunuluyor.




‘Yalnız Kalpler’ Yapım Notları



‘Yalnız Kalpler’ filminde, Amerika’da yaşamış Martha Beck ve Raymond Fernandez isimli katil çiftin işledikleri cinayetler ile onları takip eden Elmer C. Robinson isimli dedektifin trajik öyküsü, birbirine bağlantılı olarak anlatılmaktadır. Dedektif Elmer C. Robinson’un hikayesindeki trajik nokta, bu çifti izlerken eşini kaybetmesidir. Elmer C. Robinson, 1940-50’li yıllarda Nassau bölgesinin dedektifidir ve işi her şeyden önemlidir. Robinson uzun saatler boyunca önemli olmayan bir dava üzerinde çalışırken, eşini kaybeder. Filmde John Travolta ( Be cool, Ladder 49) dedektif Emler C. Robinson’u, onun çalışma arkadaşını Charles Hildebrandt’ı ise James Gandolfini ( All the Kings Men, The Sopranos), soğukkanlı cinayetler işleyen ve kadınları yalnız kalpler ilanları ile kandırıp öldüren çiftten Raymond Fernandez’i Jared Leto ve Martha Beck’i ise Selma Hayek canlandırıyor. Yönetmen ve yazar Todd Robinson ise bu güçlü hikayeyi sadece beyazperdeye taşımakla kalmıyor ayrıca dedektiflerin de izini sürüyor. Bu hikaye daha önce filme alınmasına, katiller üzerinden bir çok film versiyonunun yapılmasına karşın, Yalnız Kalpler ne ‘Honeymoon Killers’ ne de ‘Lovely Hearts’ gibi içerik taşımaktadır. ‘Yalnız Kalpler’de dedektiflerin de hikayesinin verilmesine dikkat edilmiştir. Yönetmen ve yazar Todd Robinson, dedektif Emler C. Robinson’un torunudur. Todd Robinson düşüncelerini şöyle açıklıyor: Bu hikayeler ailemizde pek konuşulmazdı. Dedem sessiz bir insandı ama iyi bir hikaye anlatıcısıydı. Ne zaman bir hikaye anlatmaya başlasa, o sert hikayelerin içinde mutlaka bir komik unsur bulunurdu.



Yeniden Geçmişe Yolculuk



Emmy ödüllü senarist ve yönetmen Todd Robinson yeni projesi için araştırma başlamıştı.

Bir yapımcı arkadaşı ona bu filmi çekmek için ilham veren fikri söyleyince, Robinson ‘Yalnız Kalpler’ filmini çekmeye karar verir. Todd Robinson şöyle anlatıyor: Yapımcı arkadaşım gerçek suç üzerine bir fikir ortaya attı. Hatta bana seri katiller ansiklopedisini araştırma için gönderdi. Ansiklopediye bakarken Martha Beck ile Raymond Fernandez ile karşılaştım.” Yönetmen Robinson’ın aklına o sırada dedesinin bu katil çift üzerine anlattığı hikayeler gelir. Bu bağlantı üzerine, yönetmen bu ünlü çiftin davasını yeni film projesi olarak çekmeye karar verir. Senaryonun yazımı bittikten sonra Robinson’un aile fotoğrafları ve 1940-50’li yıllarla ilgili kitapları, görsel malzeme olarak filmin çalışmalarına yardımcı olacaktır.



Oyuncu seçiminde yönetmen Todd Robinson’un ilk seçimi John Travolta’ydı. Robinson şöyle açıklıyor: John başrol için benim ilk düşündüğüm isimdi. Onun iyi bir oyuncu olması, bizim 1 yıl boyunca onu beklememizin en önemli sebebiydi. Todd Robinson bu proje için yaklaşık 400 aktörle görüştü. Fakat başrol için kafasında hep John Travolta vardı. John Travolta ise bu konudaki görüşlerini şöyle aktarıyor: “Bu film için beni düşündüklerinde, James Gandolfini de bu projede ben olursam kendisinin de seve seve yer alacağını belirtmiş. Senaryo ile birlikte iliştirilen notta bunları okuyunca, bu projeyi ciddi ciddi düşünmeye başladım. Gandolfini’nin de bu projede yer alması hoşuma gitti. Filmle ilgili unsurları etraflıca düşünündüm ve senaryoyu da bu gelişmeler çerçevesinde okuduktan sonra çok sevdim ve filmde oynamaya karar verdim. John Travolta ile James Gandolfini daha önce ‘A Civil Action’ ve ‘She’s so Lovely’ filmlerinde birlikte oynadı.





John Travolta’nın filmdeki performansı ile ilgili düşüncelerini Yönetmen Todd Robinson şöyle açıklıyor: John’un performansı hemen göze çarpmıyor, aslında oyunculuğu gözlerinde…Gözlerine bakınca ne düşündüğünü anlıyorsunuz. İyi oyuncular boş bir tual gibidir. Onlar sizin projenizi ete kemiğe büründürmede ustadırlar. Travolta ise bu filmdeki rolü ile ilgili şöyle bir açıklama yapıyor: Pulp Fiction filminden sonra neredeyse her gelen proje diyalog ağırlıklıydı. Örneğin gelen senaryoda 5 sayfa boyunca sadece monolog olabiliyordu. Bu açıdan ‘Yalnız Kalpler’ benim için bir meydan okumaydı. Yapısı çok farklıydı. Az diyalog vardı. Karakteri, bastırılmış duygu katmanları ekleyerek oluşturmaya çalıştım.



‘Yalnız Kalpler’ filminde James Gandolfini ise, dedektif Robinson’un çalışma arkadaşı Charles Hildebrandt’ı canlandırdı. Bu çok sıra dışı bir rol değildi. Yalnız Travolta ile Gandolfini’nin canlandırdığı karakterler birbirine tamamiyle zıttı. Todd Robinson Gandolfini ile ilk tanıştığında onu Tony Soprano gibi biraz korkutucu bulmuş ama ne zaman kendisi ile konuşmaya başlamış gerçekten cana yakın bir insan olduğuna karar vermiş.



Filmin karakterlerinden Raymond Fernandez ile Martha Beck ise kötü eylemleri olan ve bu yüzden canlandırması zor karakterlerdi. Jared Leto filmin seçmelerine katıldı ama başlangıçta yönetmen Todd Robinson rolü Leto’ya vermek konusunda pek emin değildi. Bir sürü fiziksel değişiklikler sonucunda Jared Leto’nun bu rolü oynamasına karar verildi. Oyuncu seçiminde bir başka meydan okuma ise Martha Beck rolünün seçimiydi. Gerçekte Beck oldukça kilolu ve mutsuz hemşireydi. Selma Hayek tamamiyle makyaj yapma fikrine yabancı değildi çünkü daha önce Frida Kahlo’yu oynamış ve akademi ödüllerine aday gösterilmişti. Todd Robinson, Martha Beck karakterinin, Raymond Fernandez karakterine nazaran daha tehlikeli olduğunu düşünüyordu. Martha Beck ensest bir ilişki sonucu dünyaya gelmiş ve yaşamı boyunca Raymond Fernandez ile arasına kimsenin girmesine izin vermemişti.



Çekim aşaması



Filmde gerçek yaşamla ilgili planlar Michigan, New York’ta Long Island, Florida’da Jacksonville’de çekildi. Travolta filmin tarzı ile ilgili görüşlerini şöyle açıklıyor: Filmde kullanılan malzeme bana kara filmleri hatırlattı. Sanki bir belgeselde oynuyormuş gibi oynadık. Sade ve gerçekti. Melodram yoktu. O dönemde duygular dışa vurulmuyordu. Savaş sonrasında erkekler duygularını göstermiyordu. Bir çeşit maşoizm vardı. Filmde minimal kamera efektleri kullanıldı. Görüntü yönetmeni Levy, planlarda antika süet filtreler kullandı. Filmdeki her plan özeldi. Planlar hikayedeki ilişkilere göre tasarlandı. Kamera ise bu yapıya uygun olarak hareketlendi. Böylece filmin içindeki tansiyona ayna tutuldu. Filmdeki birbirine geçmiş hikayeler aslında gece ve gündüz olmak üzere ikiye ayrıldı. Dedektiflerin planları gece ve katillerin planları ise gündüzdü. Yönetmene göre; sosyo-patik davranışlar gün içinde ortaya çıkmakta.









Görüntü



Filmin görüntü yönetmeni Peter Levy 20’den fazla filme imza attı. Daha önce John Travolta ile ‘Broken Arrow’ filminde çalıştı.’Yalnız Kalpler’32 günde çekildi. Filmde 78 mekan kullanıldı. Filmde daha önce çekilmiş iki filmin referansı var. Bunlar ‘Badlands’ ve ‘In Cold Blood’.







Bir Dönemi Yeniden İnşa Etmek



Bir dönemi anlatan filmleri çekmek özellikle sınırlı bütçe ve kaynaklar söz konusu olduğunda her zaman bir meydan okumadır. Yönetmen Todd Robinson, filmin oyuncularını ve ekibini oluştururken,1940’lı yıllarda çekilmiş fotoğrafları sete getirdi. Bunlar arasında o döneme ait polislerin kullandığı bir uygulama kitabı ve dedektif dedesinin kullandığı özel eşyalar bulunuyordu. John Travolta çekimler sırasında, bu özel eşyalardan Robinson’un dedesinin rozetini ve yüzüğünü kullandı. Travolta’nın bu antika eşyalarla ilgili görüşleri şöyle: Yüzük çok büyüktü. İçine bir şeyle koyup yüzüğün parmağımdan kaymamasını sağladım. Fakat bir gün bungalov içinde çekim yaparken yüzüğü kaybettim. Elimden kayıp düşüvermiş. Şanslıydık ki, yüzük kısa bir süre sonra bulundu.



Filmin kostüm tasarımcısı Jacqueline West ise filmin geçtiği döneme yabancı sayılmazdı. Daha önce Quills ve The New World filmlerinin kostüm tasarımında çalışmıştı.West’ e göre, dönem filminde kostüm tasarımıyla ilgilenmek her zaman için bir medya okuma. Çünkü o dönemde herkes erişkin gibi giyiniyor. O dönemde herkes şapka giyiyor. West filmin başrolündeki oyuncular için nasıl bir çalışma yaptığını anlatıyor: Travolta ve Gandolfini iki iri-yarı adam. Canlandırdıkları karakterler de birbirinden çok farklıydı. Kişiliklerini giydikleri takımlardaki detaylarda vermeye çalıştık. Bu detaylar kimi zaman rütbe, kimi kravat ve kimi zaman da mendildi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Sinema Haberleri (TÜM SİNEMA&MAGAZİN&TİYATRO&FİLM HABERLERİ BURAYA!) Empty
MesajKonu: Geri: Sinema Haberleri (TÜM SİNEMA&MAGAZİN&TİYATRO&FİLM HABERLERİ BURAYA!)   Sinema Haberleri (TÜM SİNEMA&MAGAZİN&TİYATRO&FİLM HABERLERİ BURAYA!) I_icon_minitimeCuma Ağus. 29, 2008 3:40 am

İstanbul Modern Sinema’da “Tasarımın Üç Hali”

İstanbul Modern Sinema, 13-29 Haziran tarihleri arasında, Tasarım Kentleri sergisine paralel düzenlenen “Tasarımın Üç Hali” programının ikinci bölümünde, birbirinden ilginç üç belgesele yer verecek.


Programda, dünyanın önde gelen fotoğrafçılarından Annie Leibovitz’in sanatı ve özel yaşamını konu alan, yönetmenliğini kızkardeşi Barbara Leibovitz’in yaptığı portre-belgesel “Annie Leibovitz: Objektiften Yansıyan Bir Yaşam”, Kanadalı yönetmen Pablo Aravena’nın grafitinin gayri resmi tarihini aktardığı, duvarları birer sanat eserine dönüştüren sokak sanatçılarını yansıttığı “Sonrası: Bir Sokak Sanatı Rehberi” ve Alman sinemacı Thomas Riedelsheimer’in İngiliz heykeltıraş ve fotoğrafçı Andy Goldsworthy’i anlattığı “Andy Goldsworthy: Nehir ve Medcezir” başlıklı belgesel ücretsiz olarak gösterime sunulacak.





Annie Leibovitz: Objektiften Yansıyan Bir Yaşam

Annie Leibovitz: Life Through A Lens, 2007



Yönetmen: Barbara Leibovitz

142”, Siyah Beyaz ve Renkli, İngilizce



Objektiften Yansıyan Bir Yaşam’da ünlülerin fotoğrafçısı Annie Leibovitz’in sanatını ve özel yaşamını kızkardeşi Barbara Leibovitz perdeye aktarıyor, sanatçının 1972'den bugüne Vogue, Rolling Stone, Vanity Fair gibi dergiler için çağımız kültür coğrafyasından çektiği ‘unutulmaz’ karelerden oluşan fotoğraf serüvenini izliyor.



Annie Leibovitz, 1981’de John Lennon’ın suikasta kurban gidişinden birkaç saat önce çekilen Yoko Ono-John Lennon portresi; Demi Moore'un hamileyken verdiği ünlü poz, çamurlar içindeki Sting ve süt dolu küvetin içindeki Whoopi Goldberg gibi kariyeri boyunca sayısız ünlüyü en özel, en samimi anlarında fotoğrafladı. Özgün, doygun renk anlayışı ve şaşırtıcı yerleştirmeleriyle portre fotoğrafçılığının çehresini değiştirdi.



Belgeselde, Leibovitz’in portre fotoğrafçılığına nasıl bir şekil verdiğine ve çekimlerin perde arkasına, özel yaşamının duygusal yanlarına ünlü Amerikalı yazar, eleştirmen, insan hakları savunucusu Susan Sontag ile yaşadığı 15 yıllık ilişkinin, geç yaşta çocuk sahibi olma kararının ayrıntılarına tanıklık ediyoruz. Ayrıca, kariyeri boyunca Leibovitz’in objektifine yansıyan sayısız şöhrete de yer veriliyor: Hillary Clinton, Mick Jagger, Julia Roberts, Robert Downey Jr., Barışnikov ve diğerleri.



Objektiften Yansıyan Bir Yaşam, 2007 Deauville Amerikan Film Festivali, Karlovy Vary Film Festivali, Hong Kong Film Festivali ve Varşova Film Festivali’nde gösterildi.



Sonrası: Bir Sokak Sanatı Rehberi

Next: A Primer On Urban Painting, 2006



Yönetmen: Pablo Aravena

95”, Renkli, İngilizce- Fransızca- İspanyolca- Portekizce- Japonca





Kanadalı yönetmen Pablo Aravena, New York, Paris, Londra, Barselona, Berlin, Amsterdam, San Paolo ve Tokyo sokaklarında grafitinin izini sürerek, izleyiciyi renkli, heyecan verici görsel bir şölenle dünya turuna çıkarıyor. 35. yaşını kutlayan grafitti, görüntü kirliliği mi, vandalizm mi yoksa şehirlerin arka sokaklarında doğup sanat galerilerinin yeni gözdesi haline gelmiş bir sanat akımı mı?



Günümüzde modadan reklamcılığa, müzikten sinemaya etkisi birçok alana yayılan bir küresel kültür biçimi olan modern grafiti üzerine Pablo Aravena ile yapılan ‘dünya grafitti turu’,1970’lerin Brooklyn’inden başlıyor. Bu yolculukta izleyici, değişik, hiç görülmeyen yaratıcı çalışmalara; Berlin ve Amsterdam’dan geometrik yerleştirmelere, maskeli Japon grafiticilerin yaptığı Kanji biçimi “tag”lara, çalışmalarını yeraltı mezarlarında gerçekleştiren Parisli sanatçılarla çıkılan gizli bir yolculuğa, üç boyutlu resimlere tanık oluyor.



Andy Goldsworthy: Nehir ve Medcezir

Andy Goldsworthy: Rivers and Tides, 2001



Yönetmen: Thomas Riedelsheimer

90”, Renkli, İngilizce



“Bu filmi izlemek gündüz düşü görmek gibi bir şey.”

Roger Ebert



İngiliz heykeltıraş Andy Goldsworthy, doğada ve doğal malzemelerle “zamansız” eserler yaratan nadir sanatçılardan. Kum, taş, buz, yaprak gibi malzemelerini doğadan seçiyor ve doğanın içinde büyülü güzellikler yaratıyor. Alman sinemacı Thomas Riedelsheimer, hem fotoğrafladığı hem de kurguladığı bu filmde, Andy Goldsworthy ile birlikte Güney Fransa’dan Kanada’ya uzanan bir yolculuğa çıkıyor. Belgeselde, sanatçının çalışmalarını gerçekleştirme sürecini; dağlarda eski taş bir duvarı yeniden inşa etmesini, yaprakları birbirine bağlayarak dizdiği “kolye”yi ırmağın akıntısında yüzdürmesini izliyoruz. Doğayı yontan bu ‘arazi sanatçısı’ için, yarattıklarının doğa tarafından bozulması da doğal sürecin bir parçası. Goldsworthy’ye göre, estetik, ürün değil, delilikler açma, anıtsal boyutta kartopu yuvarlama, hendek kazma sürecidir. “Çamur Kaplı Taş”ları ve kardan, buzdan yaptığı heykelleri zamana karşı koyamayarak yok olur. Türkiye’de ilk kez gösterilecek olan bu filme eşlik eden çağdaş müzikler ise birçok aleti çalabilen, doğaçlamanın en önemli gitaristlerinden Fred Frith’e ait.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Sinema Haberleri (TÜM SİNEMA&MAGAZİN&TİYATRO&FİLM HABERLERİ BURAYA!) Empty
MesajKonu: Geri: Sinema Haberleri (TÜM SİNEMA&MAGAZİN&TİYATRO&FİLM HABERLERİ BURAYA!)   Sinema Haberleri (TÜM SİNEMA&MAGAZİN&TİYATRO&FİLM HABERLERİ BURAYA!) I_icon_minitimeCuma Ağus. 29, 2008 3:41 am

Sydney Pollack hayatını kaybetti

Oscar ödüllü yapımcı ve film yönetmeni Sydney Pollack 73 yaşında kanserden öldü.


Pollack’ın temsilcisi Leslee Dart, ünlü yönetmenin Los Angeles kentinin banliyösü Pacific Palisades’teki evinde dün öldüğünü söyledi.

Yönetmene 10 ay önce kanser teşhisi konduğunu söyleyen Dart, hastalığın kaynağının ise belirlenemediğini ifade etti.

Pollack’ın kariyerindeki en büyük başarısı, Robert Redford ve Meryl Streep’in başrollerini paylaştığı 1985 yapımı "Out of Africa" (Benim Afrikam) ile En İyi Yönetmen ve En İyi Film dallarının da aralarında bulunduğu 7 dalda Oscar kazanmasıydı.

Pollack’ın diğer önemli filmleri arasında En İyi Yönetmen ödülüne aday gösterildiği Dustin Hoffman’ın başrolünü oynadığı komedi "Tootsie" ile Amerikan buhranından bir kesit sunan Jane Fonda’nın oynadığı "They Shoot Horses, Don’t They?" (Atları da Vururlar) da yer alıyor.

Yönetmenlik döneminde Robert Redford ile sıkı işbirliği içinde olan Pollack, aktörün Barbra Streisand ile oynadığı "The Way We Were" adlı romaktik filmi de çekmişti. Redford ile ilk filmini 1962 yılında "War Hunt" ile yapan ve aynı filmde de rol alan Pollack, daha sonra Redford’un "This Property Is Condemned" (Lanetli Kasaba), "Jeremiah Johnson", "Three Days of the Condor" (Akbabanın Üç günü) ve "Havana" filmlerini yönetmişti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Sinema Haberleri (TÜM SİNEMA&MAGAZİN&TİYATRO&FİLM HABERLERİ BURAYA!) Empty
MesajKonu: Geri: Sinema Haberleri (TÜM SİNEMA&MAGAZİN&TİYATRO&FİLM HABERLERİ BURAYA!)   Sinema Haberleri (TÜM SİNEMA&MAGAZİN&TİYATRO&FİLM HABERLERİ BURAYA!) I_icon_minitimeCuma Ağus. 29, 2008 3:41 am

Boleyn Kızı 23 Mayıs'ta gösterimde

Baş rollerini Scarlett Johansson, Natalie Portman ve Eric Bana’nın paylaştığı The Other Boleyn Girl, Türkçe’de tanındığı şekliyle Boleyn Kızı ‘nın büyük bütçeli film adaptasyonu 23 Mayıs’ta gösterime giriyor.



Uluslararası İstanbul Film Festivali’nin de kapanış filmi olarak izlediğimiz Boleyn Kızı, Philippa Gregory’nin romanından uyarlanmış ve Peter Morgan tarafından senaryolaştırılmıştı.



Justin Chadwick’in yönettiği filmde Eric Bana, Kral 8. Henry rolüyle karşımıza çıkarken, kralın aşkı için rekabet eden kız kardeşleri Scarlett Johansson ve Natalie Portman canlandırıyor. Kitabı okumuş olanların ve Hollywood sinemasının bu popüler oyuncularının hayranlarının merakla beklediği film Amerika’da ve gösteriminin yapıldığı ülkelerde son derece olumlu eleştiriler aldı.



Artemis tarafından Haziran 2007’de yayımlanan Boleyn Kızı romanı okuyucu tarafından büyük ilgi gördü ve görmeye de devam ediyor. 8. Henry döneminden kesitler aktaran romanda, İngiltere Sarayı’nda geçen entrikalara şahit oluyoruz. Boleyn ailesinin iki kızı Mary ve Anne, sırayla kralın aşkı için türlü oyunlara alet oluyorlar. Çapkınlığıyla nam salmış Henry ise en sonunda kraliçesi ve bir Boleyn kızı arasında tercih yapmak zorunda kalıyor. İşte bu noktadan sonra sarayda işler iyice karışıyor ve İngiltere tarihini sonsuza dek etkileyecek kararlar alınıyor. Boleyn kızları ise kralın kararlarını tetiklemek üzere baş rollerde yer alıyor. Filmin afişinin de açık biçimde ifade ettiği üzere, bu iki kız kardeşin arasına girebilecek tek bir şey var, o da İngiltere Krallığı...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Sinema Haberleri (TÜM SİNEMA&MAGAZİN&TİYATRO&FİLM HABERLERİ BURAYA!) Empty
MesajKonu: Geri: Sinema Haberleri (TÜM SİNEMA&MAGAZİN&TİYATRO&FİLM HABERLERİ BURAYA!)   Sinema Haberleri (TÜM SİNEMA&MAGAZİN&TİYATRO&FİLM HABERLERİ BURAYA!) I_icon_minitimeCuma Ağus. 29, 2008 8:27 am

bilgiler için çok sagol tatlim bize çok iyi bilgiler veriyosun
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Sinema Haberleri (TÜM SİNEMA&MAGAZİN&TİYATRO&FİLM HABERLERİ BURAYA!) Empty
MesajKonu: Geri: Sinema Haberleri (TÜM SİNEMA&MAGAZİN&TİYATRO&FİLM HABERLERİ BURAYA!)   Sinema Haberleri (TÜM SİNEMA&MAGAZİN&TİYATRO&FİLM HABERLERİ BURAYA!) I_icon_minitimeCuma Ağus. 29, 2008 11:03 am

saol bişi diil cnm devam edicek.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Sinema Haberleri (TÜM SİNEMA&MAGAZİN&TİYATRO&FİLM HABERLERİ BURAYA!)
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
FT Turkey :: Diğer :: Sinema-Çizgi Filmler-
Buraya geçin: